27 Kasım 2012 Salı

muhteşem üçlü: sokak,sevda ve ben

"ben sevdanın oturduğu o sokakta oturuyorum,
geceler hiç bitmiyor ben hiç uyumuyorum..."

şiirin ikinci mısrasını yazma sebebim anlam bütünlüğü ya da farklı şeyler değil!
bi sebebi yok yani! ne yalan söyliyim; niye yazdığımı ben de bilmiyorum!
ama bu yazıda üzerinde duracak olduğumuz kısım birinci mısra: 
sevda,sokak ve ben(!) üçleminde bazı durumlar hakkında incelemelerde bulunacağız.
bizim mahallemizde,oturduğumuz mahallede, sokak yoktu! yani üçlemimizin en etkili faktörlerinden birini elemiş bulunmaktayız. tabi sokak yoktu diye sokak kavramını hemen inceleme dışına atacak değiliz;yeri geldiğin de onu da konumuza dahil edeceğiz.
şimdi gelelim sevda sözcüğümüze.
sevdayı burada şairin hangi yönüyle ele aldığı biraz açık olsa da içinden neler geçirdiğini bilmiyoruz;ama burada görünen sevda'nın bir isim olduğu.aslına bakarsanız ben de bu yazımda sevdayı bir isim olarak ele alıp incelemek isterdim;ama bizim mahallemizde bir sokak olmamasının yanında bir sevda'da yoktu! hiç olmadı da! büyüklerime sordum; benden öncede uğramamış sevda bizim mahallemize,bizim semtimize. bu sebeple ben bu yazımda sevdayı bir kişi olarakdan ziyade;bir durum,bir olay olarak;yani sevi,aşk gibi sözcük anlamlarıyla incelemeye karar verdim.
asıl konumuz olan sevdaya geçelim.
bizim mahallemizde öyle büyük sevdalar yaşanmadı hiç,yani ben hiç görmedim duymadım.
bir aynalı tahir yoktu mahallemizde ya da bir tatar ramazan çıkmadı semtimizden.şimdi leyla-mecnun,ferhar-şirin,tahir-zühre,kerem-aslı muhabbetine girersen içinden ne siz ne ben çıkamayız gibime geldi ve girmiyorum o sulara!belki de bu sevdaların yaşanmamasında mahallemizin sosyal ve ekonomik durumunun etkisi olmuştur diye tam düşünecekken;düşündüm de hiç de alakası yok!durum çok da müsaitmiş böyle sevdaların yaşanmasına.peki niye yaşanmadı o zaman? evet düşünüyorum,düşünüyorum bulamıyorum!
harbi abi ya! hadi beni geçtik arkadaşlarımdan,düşmanlarımdan da yok! diyecektim ki,benim düşmanım da yoktu lan mahallemizde! olay ortada mahallemizde hiç büyük aşklar yaşanmamış; kızlarının güzellik konusunda hiç de fena olmamasına rağmen! aslında ben hiç böyle bir değerlendirmede bulunmadım,şu kız güzel şu değil diye. peki bu kanıya neye göre varıyorum? abi bir mahallenin kızlarının en büyüğü onsekizinde kocaya kaçar mı ya? valla kaçtılar,kaçıranlar da armut değildir heralde ha! siz ne diyosunuz?


1 Kasım 2012 Perşembe

Mecnun'un Leylası


“Kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı,
Binayı kurar iken gördüm Leyla’yı.”
İnsanın aklı hafsalası almıyor! Neymiş efendim, kerpiç kerpiç üstüne bina kurarken Leyla’ya âşık olmuş. Bir mutayit(!) çocuğu olarak, gençlik çağımın tamamına yakını bina kurmakla geçti; Leyla ise hala geçmedi, göremedim! Tabi kerpiçle tuğlayı bir tutmuyor illa kerpiç olacak diyorsanız, orası ayrı. Geçenlerde arkadaşım Hakan Korkmaz, kanka herkese kesin bi defa gelirmiş dedi. Anlıcanız Azrail gibi bişey bu! Madem öyle! Leyla, sana sesleniyorum! Kaçarın yok kızım! Eninde sonunda geçicen o yoldan! Geç, bari iş işten geçmeden! J  

Mecnun(!)