11 Şubat 2014 Salı

Annem, Anneler, Burnum ve Söğütlü'nün Dereleri

Annem
"dereler kurudu da bu senin burnun kurumadı"
dediğinde de haklıydı
aslında anneler hep haklıdır
sadece anlamak zaman alır

annem bana bu ve bunun gibi
haklı olduğu bir sürü sözü sarfettiğinde
ilkokul çağlarımda
dünyanın dönmeye başladığı yer diyemesek de
durmaya başladığı yerde
söğütlüde yaşıyorduk
yoğun günlerdi
evden okula okuldan eve evden top sahasına top sahasından eve evden tekrar okula....
anlicanız hiç boş vaktimiz olmadı
bırakın kitap okumak gibi entelektüel çalışmalar yapmayı
ilk baharda
sınır boylarına eriğe gitmeye bile zor vakit bulurduk.

belkide mahallenin futbol oynamayı en az seven çocuğuydum
abimleri ve arkadaşlarımı izlemeye gittiğim festival sahasında
(namı değer süt festivali çerçevesinde yağlı güreşlerin yapıldığı alan)
genelde adam eksikliğinden zorla oyuna dahil edilir
genelde abimin takımında olur
ve maçın başından sonuna kadar abim
top oynamaktan çok benim peşimde koşardı
nedense o lanet takımlarda hep bir kişi eksik olur
ve yine nedense o eksikliğe sebep olan kişi
benim gibi izlemeyi tercih etmezdi
yani olan hep bana olurdu

neyse konumuz bu değil tabi
en son erik diyorduk
evet
evimizin yakınlarında
o kadar çok tatlı ve ekşi erik çeşitleri varken
nerdeyse yarım günlük yollara erik peşine giderdik
balık mı
balık için biraz daha büyüyüp
orta okula geçmem gerekicekti

aslında babamı tanısanız
kardeşler olarak kime çektiğimizi
az buçuk anlardınız
babam eve haftada bir
olmadı on beş günde bir gelirdi
bizim futbol maceralarımızda
bu bir hafta veya on beş günün sonunda
genelde sıra sopasıyla sonuçlanırdı
aslında sonuçlanırdı dersek yanlış olur
sadece küçük bir vurgun yerdi
yoksa ertesi gün kaldığı yerden devam ederdi zati

her okul çıkışı top sahasına giderken
eğer anneme yakalanmışsak
"olum bak baban gelicek
yine sopa yiceksiniz" derdi
anlicanız annem burda da haklı çıkardı
gerçi "burda da" sözünü
burda kullanmam yanlış oldu gibi algılamayın
yazının başındaki dere-burun mevzuuna dönüş yapıcam

evet
bizim bu çocukluğumuzu yaşadığımız ilçenin
adını aldığı söğütlere gelelim
ilçemiz boyunca uzanan
eski adı nedir bilmesek de
yeni adı namı değer boklu dere olan
bu dere etrafında kümelenen
veya dere boyunca sıralanan
söğüt ağaçlarından alırmış ismini
söğütlü diye
zamanında
bu derede yüzüldüğü
balık tutulduğu rivayet edilse de
o zamanlar ne yüzülebilecek
ne de balık tutulabilecek hali kalmıştı
geldiği yerler ve ilçemizin katkılarıyla
adı boklu dere olmuş çıkmıştı
zaten dere boyunda pek söğüt de kalmamıştı

bu dere boyunda kalan ender söğüt ağaçlarından biri
evimizin karşı çaprazına düşerdi
köprü de bu ağacın elli-yüz metre ötesine
mahallenin gençleri
bu köprüye dolaşmaya üşendikleri için
genelde bu
hafif rüku halli söğüt ağacını kullanırlardı
ben de o zamanlar bu ağacı
bir iki teşebbüsten sonra geçmeyi başarabilmiştim
yine bir teşebbüsüm
teşebbüs olarak kalmıştı
nasıl olduğunu pek anlayamamış olsam da
hala derenin için deki halimi çok iyi hatırlarım
komşumuzun bizden yaşça hayli büyük oğlu mehmet abi olmasa
(namı değer çorbacı memet)
muhtemelen şuan bu yazıyı okumak yerine
başka işlerle iştigal olurdunuz
büyük eksiklik yani
dereye düştüğümde üstümde
aldığımız yirmi gün-bir ay olmuş
bordo renkli bez eşofman takımım vardı
halbu ki ölebilirdim ama
en çok ona üzülmüştüm
neticede trabzonsporluyduk

neyse lafı fazla uzattım yine
sözlerim başına dönücek olursak
annem bana bu sözü kullandığında
aklıma hep bu boklu dere gelirdi
o zamanlar gayet deli dolu
kış aylarında taşan
boklu boklu akan dere
heralde benim burnum
bu dere kuruduğunda kurur
diye düşünürdün hep
çocukluk işte
kendimden umudum vardı yani

yazımın başından beri bahsettiğim
bende çok fazla anısı olan bu dere
artık yok
üstü kapatıldı
ve bir kanalizasyon hattına dönüştürüldü
insan! eliyle
etrafındaki söğüt ağaçlarını sormayın zaten

anlicanız annem gerçekten haklı çıkmıştı
yaklaşık yirmi sene geçti
bundan sonra da
hep haklı çıkıcak gibi

haa unutmadan
söğütlüde doğmuş olsanız da
turnalarda yüzmediyseniz
gerçek bir söğütlülü olamazsınız
ne kadar söğütlülüyüm ona da siz karar verin!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder